IN MY OPINION >>
"VEFA"  BURCU GÖKNAR
Fotoğrafevi Yayınları, Nisan, 2010, 24x28 cm.
128 sayfa, Kuşe Karton Kapak, 80 Fotoğraf, Türkçe - İngilizce
 
 
Burcu Göknar / Önsöz 

Yasak bir aşkın hikâyesi
 
Vâlâ Nurettin, 1946 yılında izlediği bir Fenerbahçe-Vefa maçının ardından, diğer takımın disiplinli oyununa karşın, Vefa takımının “romantikçe” oynadığını söyler.
 
1953 tarihli İstanbul Haber Gazetesi’nde, yazar Z. Işık Üstün, “Sporu spor için, kulüp aşkı için yapan Vefalı ağabeyleri” anarken; “Uzak bir semtteki maça parası olmadığı için, kulüpten beklemeyerek yayan giden, aç biilaç oyun oynayan, malzeme sandığını omzuna vuran o asil ruhlu insanları hürmetle anmak, vazifemizdir” der.
 
Altmışlı yıllara gelindiğinde, ne zaman eseceği belli olmayan Türk modernleşmesinin rüzgârları; yine önüne kattığını savurmaya başlar. Aynı yıllar, Vefa futbol takımı için de bir düşüşün başlangıcı olur. Takım, yıllarca Millî Küme ve Millî Lig’de oynadıktan sonra, 1962-63 sezonunda bir alt lige düşer. Bu düşüş bir şekilde, köyden kente yönelen ilk göç dalgasının etkilerini taşır. Çarpık kentleşme, yavaş yavaş önce Vefa semtini, ardından Vefa futbol takımını yutmaktadır. Gurbete gelenlerin destekledikleri bir memleket takımı, bir de şehrin “büyük” takımı varken, Vefa, gitgide yeni göçmenlere kentli oldukları hissini verebilmekte “kifayetsiz” kalır. 1964-65 sezonunda 2. Lig şampiyonu olsalar da; 1973-74 sezonunda takım tekrar küme düşer. 1986-87 sezonunda 3. Lig’e, 1993-94 sezonunda ise Amatör Lig’e düşerler. 1998-2000’de tekrar 3. Lig’de oynasalar da; o tarihten sonra bir daha İstanbul Süper Amatör Lig’den, profesyonel liglere geri dönemezler.
 
Kuruluşu 1908’e dayanan Vefa Kulübü, 100. yıl dönümleri geldiğinde, yaşıtı olan büyük kulüpler gibi kutlama yapamadı. Artık devir değişmişti ve bir zamanlar “4 büyükler” derken Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe’yle birlikte Vefa’nın da kastedildiği çoktan unutulmuştu.
 
Endüstriyelleşen futbolun tüm çiğlikliklerine karşın, Vefa Kulübü’nü bugün hâlâ, eski başarılarına dönebilme umudu ve geçmişin mirası “marazi” bir romantizm birlikte yaşatmakta... Bugün Vefa’da top koşturanlar da, bu mirasla sarmalanmış, ancak ister istemez mevcut düzenin değerleriyle şekillenmiş gençlerdir. Öyle ki, takım bir şekilde, bir sezon bolluk görse, futbolcuların da ruh halleri, tavırları ona göre değişiverir. Zaman zaman Vefa’lı genç futbolculara, geçmiş futbolcular kuşağının efendi ve mücadeleci ruhunu omuzlarında taşıdıkları anlatılır durulur.
 
Biz ise, eski futbolcular kuşağına, Ozan Öztepe’nin dizeleriyle bir selam yollarız:
“Ahh… / derin denizlerdeki / kayıp denizciler / ne kadar hür olduklarını/ bir bilebilseler…”
 
Ve mevcut ekonomik sistemi –her şeyi yalayıp yutmak isteyen o koca canavarı– iyi tanıdığımızdan olsa gerek, Vefa hep temiz kalabilsin diye, hani neredeyse “hep yokluk çeksin” diyeceğimiz tutar. Takımın “patronların” eline geçmesini istemeyiz içten içe...
 
Futbolun yoksul sınıflara ait geçmişini hızla unutması, tüketime yönelerek daha çok orta ve hatta giderek üst tabakaya hitap etmesi, stadyumlarda taraftarın tepesine dikilen locaların çoğalması, onların iktidarlarını “bizim alanlarımızda da” pekiştirme isteklerini vurgular.
 
Her tür zeminin sürekli ayaklarımızın altından kaydığı, dünün ve bugünün “değerli” addettiklerinin farklılaştığı bir devirde, aşina başarılardan uzak bir takımı sevmek –bilerek ya da bilmeden– bu kara düzene teslim olmamak için yapılan kişisel bir eylem türüdür.
 
Bir umudun peşinde, her maça koşturarak giden bir avuç taraftar, adeta yasak bir aşkın tarafıdırlar. Onlardan “büyük” takım taraftarlarından farklı olarak, tüm “günahlarının” bedelini ödemeleri, sevinç ve acılarını vakur bir edayla içlerine sindirmeleri beklenir. Herkes şehrin sokaklarında bağırıp çağırırken, onlar bu âlemin dilsizleridir. Onları, ancak gizli aşklarının parıldadığı gözlerinden tanıyabilirsiniz.
 
2008-2009 yıllarında çekilmiş bu fotoğraflarda, o gözler ve geçmişten bugüne sirayet eden ruh aranmaktadır. Burada esas izi sürülen futbol değil, –ne kadar başarıldıysa– futbol vesilesiyle, akıntıya karşı kürek çekenlerin yılgınlıkları, yasları, aşkları ve dirençleridir.
 
 


Tüm Fotoğraflar İçin

http://photoaraf.com/index.php?lang=tr&page=storyall&id=65

<